30 Ocak 2017

Kendini ve Kentini Anlama/Hâkim Olma Faaliyeti: İslam Dünyasında Rasathaneler



     “İnsan doğası gereği bilmek isteyen bir varlıktır.” Hem bilgiye muhtaç hem de bilgiyi talep edendir. Muhtaç olması açısından insan; yaşaması için temel bilgilere yani 'gündelik bilgi'lere ihtiyacı olan varlıktır. Zira bilginin en doğru tanımı “erdem”dir. Bilgi kişiye doğru yaşama imkânı verir. Bu sebeple insan bilgiye ‘doğru yaşamak” için muhtaçtır. Peki ya insan ‘daha doğru yaşamak’ isterse ne olur?


    Geçmiş, yaşadığı an ve gelecek olarak üç zamana sahibiz. İnsan tarih ile geçmişi bilir, “gündelik bilgi” ile anını bilir ve buna göre anın kıymetini artırır. Ana olan saygısı da ancak bilmek ile mümkün olur. Peki ya gelecek? Geleceğe tarihte insan nasıl bir bakış açısına sahipti ve bunun için neler yapmıştı buna bakalım.

    “Bilgi güçtür” inancı ile insan, ‘doğru yaşamak’ düşüncesiyle kendisine hâkim olmaktan çok ötesine hâkim olmak ister. Bu ise aynı anda geçmişe ve ana sahip olmaktan çok daha zordur. Geleceğe de hâkim olmak isteyen insan dizginlemez merakını ve “evrene hâkim” olma içgüdüsü ile tarihte astroloji bilimini geliştirmiştir. Bugün her ne kadar astroloji bir bilim olarak kabul edilmese de tarihte birçok dinde, inançta ve düşünce sisteminde bilim olarak kabul edilmiştir. Taş ile fal bakmaktan hayvan kemikleri ile geleceği öngörme ‘ihtiyacı’ hiçbir zaman son bulmamıştır. Bugün dahi modern bilimi kullanarak zamanda yolculuk denenmektedir. Peki, bu düşüncenin temelinde ne var?

İnsan bu dünyaya hâkim olmak isteyen varlıktır. Bu sebeple “yeryüzüne hâkim olmak için gökyüzüne hâkim olmak” gerekir inancı ile tarihte rasathaneler inşa etmiştir. Bugün rasathaneler her ne kadar bu anlamda kullanılmasa da tarihte en önemli amacı geleceği öngörmektir.

İslam Dünyası’ndaki Rasathanelere Bir Bakış



     Arapça rasad (gözetleme) ve Farsça hâne (ev) kelimeleriyle oluşan rasad-hâne’nin Arapçası beytü’r-rasad’dır. Günümüz anlamıyla gözetleme evleridir.

İlk rasathaneler başka medeniyetlerde de olduğu gibi kişisel gözlemevlerinden oluşuyordu. Daha sonra bunlar tam donanımlı rasathaneye geçişte önemli rol oynamıştır. En eski gözlemlerin Ahmed b. Muhammed en-Nihâvendî (VII. yy) tarafından Cundişâpûr’da yapıldığı ve gözlem sonuçlarının günümüze ulaşmayan ez-Zîcü’l-müştemil adlı zîcinde (gökyüzü haritası) kullandığı belirtilir.

İlk sistematik rasathane faaliyetleri İslam dünyasındadır. Sistemli ve sürekli olmasının yanında ilk resmi rasathaneler Abbasi Halifesi Me’mûn (813-833) döneminde görülmektedir. Halife Me’mûn tarafından yaptırılan Bağdat’taki Şemmâsiye ve Dımaşk’taki Kâsiyûn, tespit edilen en eski devlet rasathaneleridir. Şemmâsiye daha önce açılmıştır ve Bağdat’ta bulunan Beytülhikme ile koordineli bir şekilde faaliyet gösterdiği, büyük çaplı gözlem araçlarına sahip olduğu bilinmektedir. Kâsiyûn Rasathanesi’nin açılmasıyla çalışanlarını oraya gönderir ve zamanla önemi azalır.

Kâsiyûn Rasathanesi’nde daha çok güneş ve ayla ilgili gözlemler yapılmış, bunun yanı sıra yıldızların bulunduğu konumlar tespit edilmiştir. Bu gözlemlerin sonuçlarını, Yahyâ b. Ebû Mansûr el-Müneccim tarafından hazırlanan ve Zîc-i Şemmâsiyye olarak bilinen eserde görmek mümkündür. Halife Me’mûn’un ölümüyle rasathaneye verilen önem azalmıştır fakat birçok âlim çalışmalarını sürdürmüştür.  Daha sonra IV. (X.) yüzyılda astronomiye büyük ilgi duyan Büveyhî hükümdarlarından Şerefeddüvle (983-989), Bağdat’taki sarayının bahçesine çok geniş ölçülü gözlem aletlerinin kullanıldığı büyük bir rasathane yaptırmıştır. 

Diğer bir önemli rasathane ise Selçuklu Sultanı Melikşah'ın 467 (1074-75) yılında Ömer Hayyam başkanlığında bir heyete kurdurduğu İsfahan Rasathanesi'nin İslam bilim tarihinde önemli bir yeri vardır. Bu rasathane Melikşah'ın vefatına kadar on sekiz yıl faaliyetine devam etmiş ve Celali takvimi ile Zic-i Melikşâhi'nin hazırlanmasına ortam oluşturmuştur.



2 Büyük Rasathane


İslam tarihinde 2 önemli rasathane bulunur. İlk tam teşkilatlı büyük rasathane Merâga Rasathanesi olduğu söylenebilir. 657 (1259) yılında İlhanlı Hükümdarı Hülâgu tarafından Merâga'nın güneyindeki bir tepe üzerine yaptırılan bu rasathane hükümdarın ikametine tahsis edilmiş bir köşk, cami, çok zengin kütüphane ve çeşitli hizmet binalarıyla bir külliye halindeydi. İçinde, geniş çaplı gözlem aletleri bulunan rasathanenin yöneticiliğini Nasîrüddîn-i Tûsî üstlenmiş, onunla birlikte birçok astronom ve matematikçi çalışmıştır. Yeni gözlemler yaparak bir zîc hazırlamak için kurulan rasathanedeki gözlem ve hesap faaliyetleri on iki yıl devam etmiş ve 670 (1271) yılında Zic-i İlhânî meydana getirilmiştir.



İkinci büyük rasathane ise Semerkant Rasathanesi’dir. 823’te (1420) büyük gözlem araçlarıyla şehrin yakınındaki bir tepenin üzerine, aynı zamanda matematikçi ve astronom olan Timurlu Hükümdarı Uluğ Bey tarafından kurulmuştur. Uluğ Bey, Kadızâde-i Rûmî ve Ali Kuçşu gibi astronomlarla burada gözlem yapılmıştır.



Bu rasathane de 30 yıl boyunca düzenli gözlem yapılmıştır ve Arapça, Farsça ve Türkçe olarak hazırlanan Zîc-i Uluğ Bey veya diğer adıyla Zîc-î Gürgânî adlı eser ile ortaya konmuştur.



İstanbul’da Bir Rasathane





Takıyûddin er-Râsıd’ın önderliğinde Sultan III. Murad’ın desteğiyle açılmış olan İstanbul’da İslam medeniyetinin son büyük rasathanesi bulunmaktadır. 2 yılda tamamlanan bu rasathane hemen faaliyete geçmesine rağmen çok uzun ömürlü olmamıştır. 986’te (1577) görülen bir kuyruklu yıldızla ilgili talihsiz astrolojik yorum bahanesiyle toplumun bazı kesimlerinin gösterdiği tepkiler yüzünden 988’de (1580) yıktırılmıştır.



Bu rasathane ile ilgili çeşitli görüşler halen varlığını sürdürmektedir. Takıyûdddin’in siyasi bağlantılarından, gözlemlerden ve rasathanenin yapısından dolayı Avrupalı Thcho Brahe’yi etkilediği görüşüne kadar bir çok spekülasyon bulunmaktadır.



İnsanın gökyüzüne hâkim olma ihtiyacı görüldüğü gibi basit bir arzu değildir. Bunun için sistemli ve uzun süreçli gözlemler yapmıştır. İslam dünyasında gördüğümüz “gökyüzüne hâkim olan yeryüzüne hâkim” olabilir görüşü sebebiyle de birçok rasathane inşa edilmiş ve zaman zaman burada yapılan gözlemler ile savaşlar dahi açılmıştır. Yapılan gözlemlerde Sultan’ın başarısı görülür ise veya yeni yerlerin fethi için ‘gökyüzü izin ve imkân’ veriyor ise yeryüzünü fethe çıkılması mümkün olmuştur. Ayrıca şuna da değinmek gerekir; İslam dünyasında rasathanelerin icat edilmesi için diğer bir sebepte kıblenin belirlenmesi ve namaz vakitlerinin tayini konusu olmuştur.   

Rasathane, bir inanç/düşünce ile insanın yaptıklarının göstergesidir.



Yunus ARSLAN- FSMVÜ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder