30 Ocak 2017

Kendini ve Kentini Anlama/Hâkim Olma Faaliyeti: İslam Dünyasında Rasathaneler



     “İnsan doğası gereği bilmek isteyen bir varlıktır.” Hem bilgiye muhtaç hem de bilgiyi talep edendir. Muhtaç olması açısından insan; yaşaması için temel bilgilere yani 'gündelik bilgi'lere ihtiyacı olan varlıktır. Zira bilginin en doğru tanımı “erdem”dir. Bilgi kişiye doğru yaşama imkânı verir. Bu sebeple insan bilgiye ‘doğru yaşamak” için muhtaçtır. Peki ya insan ‘daha doğru yaşamak’ isterse ne olur?

25 Ocak 2017

SAYILARIN YOLCULUĞU VE MUHTEŞEM ORANTILARIN MUCİDİ :Leonardo Fibonacci (Pisano)


    


1000'li yıllara genel çerçeveden baktığımızda neredeyse kendi halinde seyreden bir ''zaman çarkı'' olduğunu görürüz.  Bu zaman çarkının dişleri 1000-1450 arası  farklı farklı bilim insanlarının elinde bilenmiş ve Ortaçağlardan bu zamana kadar olmuş ve olacak şeylerin kilometre taşları olmuştur. Ortaçağ dediğimiz bu zaman diliminde özellikle Avrupa’da bilimsel hareketler Doğudaki kadar kolay işlemiyordu. Kilise bazı şeylere karşıydı ve eğer sıra dışı bir şey yapacaksanız ortaçağ düşünce yapısının dogmatikliğine, skolastik yapısına muhakkak uyum sağlamak zorundaydı.
      Orta Avrupa’dan biraz daha batıya yönelip, şehir devletleri halinde olan İtalya'ya yöneliyoruz: Leonardo Fibonacci (Pisano). Fibonacci Hint-Arap sayı sisteminin kolaylığının farkına varan ve bunu Avrupa’ya getiren Ortaçağ bilim insanıdır. Matematik alanında çağlar boyu doğa, sanat ve bilim üçgenini ayrılmaz bir parça haline getirecek buluşları ile bilinmektedir. Ama Fibonacci'nin alanını irdelemeden önce Fibonacci'nin getirdiği Matematik algısının Avrupa’daki tarzını bilmek şarttır. Matematiğe bilimsel açıdan bakacak olursak, Avrupalılar biçimsel ve ilkesel açıdan yaklaşırlardı.  Genel ilkeler açısından Platon ve Aristoteles baz alınırken,  teknik pratiklik ve hesap teknikleri açısından Müslüman alimlerin etkisi görülmektedir.

20 Ocak 2017

İlk Misafirimiz- Bilim Tarihi Sohbetleri

 

Bizi twitter adresimizden de takip edeni okuyucularımız biliyorlardır. Artık blogumuza siz değerli okuyucularımızı misafir etmek istiyoruz. Bu sebeple bilim ve bilim tarihi alanında yazacağınız yazıları, kitap, film ve dergi değerlendirmelerinizi  bilimleratlasi@gmail.com adresine bekleriz.
Değerli yazısı için ilk misafirimiz olan Konya Necmettin Erbakan Üniversitesi PDR Bölümü öğrencisi Feyza Sezer'e teşekkür eder sizin de değerli yazılarınızı bekleriz.







     Timaş yayınlarından ilk baskısı Ocak 2010 tarihinde çıkan, bugün Mart 2016 8.baskısı ile raflarda yer edinen bu kitap ; Sefer Turan'ın kaleminden Fuat Sezgin ile yapılan bir röportajı bizlere aktaran söyleşi niteliğinde bir kitaptır
Yazarının önsözünde "Bu kitabın hedefi, genç nesilleri böylesi önemli bir bilge insanla buluşturmak. Bu gerçekleşirse çalışma amacına ulaşmış demektir.'' sözleri ile kitabın yazılma gayesini ortaya koyduğu eserde; Prof. Sezgin'in önceleri mühendis olma sevdasındayken 1942 yılında İstanbul Üniversitesi'nde tanıştığı dünyanın gelmiş geçmiş en büyük oryantalisti kabul edilen Alman Hellmut Ritter ile tanışıp çok etkilenmesi, mühendislik dahil başka bir mesleğin peşinden koşmayı bırakıp yalnızca Ritter'in öğrencisi olmayı istemesi ile başlayan ve günümüze kadar gelen serüvenini anlatıyor.

9 Ocak 2017

Kültür Hapı- Ocak'17


Kitab-ı Fatih’e Bakmak
Kitap sadece okunmak için midir? Mesela insanlar neden manzarayı izler gibi kütüphaneyi izlemez ki? Ben izlerim. Bu sebeple diyorum ki ‘bazı kitaplar izlenmek için’ vardır.  İşte o bazı kitaplardan bir tanesini bugün size tanıtacağım. Dikkatinizi çekerim ‘yalnızca okumak için değil izlemek’  de bir kitap tanıtacağım.
“İznik’te kurulan ilk medresede Dâvûd Kayserî (ö.1350) ile başlayan Osmanlı ilim geleneği Molla Fenârî’nin (ö. 1431) Bursa’da yaptığı düzenlenmeyle yüksek İslam kültürünün sahip olması gereken temel ilim dallarının içerecek biçimde genişlemiş, İstanbul’un fethinden önce ve sonra muhtelif coğrafyalardan Osmanlı'ya gelen bilginlerle zenginleşmiştir. İstanbul – Anadolu – İran – Türkistan ortak kültür havzasındaki bilginlerin, özellikle Semerkand matematik- Astronomi okulu mensuplarının katkılarıyla Osmanlı ilim hayatı lisanî, edebî, dinî ve kelamî ilimler yanında hikemî ve riyazî alanda da eserler, istinsah faaliyetleriyle hızla çoğalmıştır ve tedavüle sokulmuştur.”
Bu birikimde ve üretim faaliyetlerinde önemli bir isim olan Nasîrüddîm Tûsî’nin Tahrîrât adlı eseri ünlüdür. “Tahrîrât, Eukleides’in (ö. m.ö 300 civ.) Usûl’u ve Batlamyus’un (m.s. 90-168 civ.) Macesti’si ile ikisi arasında bulunan, Mutevassitât denilen Eski Yunan ve İslam Dünyası’nda kaleme alınmış temel riyazî eserleri içerir.” 
Bu geniş bilgi birikimine sahip Osmanlı’da da ilmi faaliyetler önemini koruyarak devam etmiştir. Hatta başta Fatih Sultan Mehmed olmak üzere birçok padişah için eser telif edilmiştir. Eukleides’in Nasîrüddîn Tûsî tarafından tahrîr edilen Kitâbu usûli’l-hendese ve’l-hisab ( Eukleides’in Elamanlar Kitabının Tahriri) adlı eseri Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı tarafından Fatih Sultan Mehmed Kitaplığı-1 adında tıpkıbasımı yayımlandı.   İyi seyirler!

HAKKIMIZDA

    


Merhaba daimi okuyucularımız, geçerken uğrayanlarımız ve yeni keşfedenlerimiz. Hepiniz blogumuza hoş geldiniz!
      Bilimin Öyküsü blogu ve Bilimler Atlası sosyal medya hesaplarının arkasındaki ekip altı Bilim Tarihi bölümü öğrencisinden oluşuyor. Bu hesapları açtığımız günden itibaren etrafımızda gördüklerimizden, derslerimizde öğrendiklerimizden, okuyup dinlediklerimizden ilgimizi çekenleri aktarmaya çalıştık. Bu yazımızda ise biraz Bilim Tarihi bölümünün tarihini biraz da bizim hikayemizi anlatmak istedik.
       Tarih hakkında çalışmalar yapmak da tarihin kendisi kadar eskidir. Bilimin varlığının da insanlığın başlangıcına kadar gittiğini biliyoruz. Fakat bilim ile tarih kavramlarının yan yana gelmesi o kadar da eski değil. İnsanlığın başlangıcından beri meydana gelmiş bilimsel olayları sistemli bir şekilde çalışmaya ancak 18. yüzyılda başlanmış. 16. yüzyıldan itibaren dünya genelinde yaşanılan gelişmeler sebebiyle artık sadece siyasi ve askeri tarih araştırmaları yeterli olmamış ve sanat, bilim, din ve ekonomi tarihi alanında da çalışmalar yapma ihtiyacı doğmuştur. İşte 18. yüzyılda başlayan çalışmalar ülkemize Ordinaryüs Prof. Dr. Aydın Sayılı sayesinde intikal etmiştir. 1913 İstanbul doğumlu Aydın Sayılı  1942 yılında Harvard Üniversitesi'nde tamamladığı doktorasıyla dünyada bilim tarihi alanında doktora derecesine sahip olan ilk kişi olmuştur. Kendisi 1993 yılında vefat etti fakat nasıl biriydi diye merak edecek olursanız araştırmaya 5 TL'nin arkasına bakarak başlayabilirsiniz. İşte ülkemize ilkleri başaran ve pek çok ödül alan Aydın Sayılı sayesinde başlayan Bilim Tarihi çalışmaları Türk kültürü, İslam Dünyası ve Batı Dünyası ilişkileri ve Türk-Arap ilişkileri hakkında değişik dillerde çok sayıda eser veren, bilim ve eğitim tarihine katkı ve hizmetlerinden dolayı birçok ödülün yanı sıra Devlet Üstün Hizmet Madalyası sahibi Ekmeleddin İhsanoğlu ile devam etmiştir. İstanbul Üniversitesi'nde ve İslam Tarih, Sanat ve Kültür Araştırma Merkezi'nde Bilim Tarihi ile ilgili birçok araştırma yapmıştır. Burada çalışmaları beraber yürüten isimlerden Prof. Dr. Mustafa Kaçar Prof. Dr. İhsan Fazlıoğlu bilim tarihi çalışmalarının bundan sonraki adımlarının sahipleri oldular ve önce İstanbul Üniversitesinde yapılan çalışmalarla daha sonra ise Mustafa Kaçar'ın bölüm başkanı olduğu Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi'nde açılan Bilim tarihi lisans ve yüksek lisans programlarıyla ve Medeniyet Üniversitesi'nde açılan yüksek lisans programları sayesinde ülkemizde Bilim tarihi çalışmaları belki de tarihinin en yoğun dönemlerini  yaşıyor.
        Ülkemizde tüm bu çalışmalar devam ederken 1960 darbesiyle 147'likler olarak bilinen ve üniversitelerden uzaklaştırılan akademisyenler arasında bulunan Prof. Dr. Fuat Sezgin bu tarihten sonra gittiği Almanya'da Bilim Tarihi çalışmalarına devam ediyordu. 2008 yılında açılan Kültür ve Turizm Bakanlığı'na bağlı İslam Bilim ve Teknoloji Müzesi'nin açılmasına öncülük etmiş ve kurduğu Prof. Dr. Fuat Sezgin İslam Bilim Tarihi Araştırmaları Vakfı (İBTAV) ile Türkiye'deki bilim tarihi araştırmaları macerasına tekrar dahil olmuş ve Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Bilim Tarihi bölümü ile ortak eğitim programı oluşturmuştur.
        Tam burada bizim hikayemiz başlıyor. Fuat Sezgin ile FSMVÜ'nün yapmış olduğu işbirliği sayesinde hem Gülhane'de İBTAV'da hem de FSMVÜ'nün Üsküdar Atik Valide kampüsünde Bilim Tarihi dersleri alıyoruz. Bunların yanında başta İhsan Fazlıoğlu olmak üzere Medeniyet Üniversite'sinin hocalarından da ders alabiliyoruz. Matematik Tarihi, Astronomi Tarihi, Teknoloji Tarihi, Kimya Tarihi, Fizik Tarihi, Tıp Tarihi, Zooloji Tarihi, Coğrafya ve Kartografya Tarihi gibi günümüz modern bilimlerinin tarihini gördüğümüz derslerimizin yanı sıra Arap- İslam Edebiyatı Tarihi, Teoloji, Düşünce Tarihi gibi düşünce dünyamızın temellerini öğrenebileceğimiz derslerimiz de var. Aynı zamanda sadece okuldaki derslerimizle de sınırlı kalmak istemediğimiz için İLEM, İSTEV, KDO gibi akademik çalışmalar yapan derneklerin derslerine ve İhsan Fazlıoğlu'nun Medeniyet Okumaları'na katılmaya çalışıyoruz.
      Bilgiyi edinme ve öğrendiklerimizi paylaşma yolundaki bu serüvenimize ortak olduğunuz için teşekkür ederiz.