(Bu yazı için fazla gizemli bir müzik oldu ama odaklanın ve boşluğun olmadığı bir dünyayı düşünmeye çalışın. Düşünün ki Uzay'ın büyüklüğünü hiç bilmeden yaşamışsınız.)
Bir bilim tarihi öğrencisiyseniz farklı disiplinlerden farklı konulardan pek çok konuyu bir arada görmeye alışmışsınızdır. Bazen bu farklı konular birbirini desteklerken bazıları da tamamen ayrı telden çalar. Siz ise hiçbirini unutmadan hepsine vakıf olmaya çalışırsınız ki bu da sizin hayatınıza biraz aksiyon katar. Mesela Yunan astronomisi işlerken bir anda hoca Yunan tıbbından örnek verebilir veya Mısır astronomisinden. Zooloji Tarihi'nde rastladığınız Câhız'ı Arap-İslam Edebiyatı Tarihi dersinde de selamlayabilirsiniz. Fakat en son karşılaştığım örnek hepsinden şaşırtıcıydı.
Geçen pazartesi ünlü bir teknoloji tarihçisi olan Atilla Bir Hocamızın Modern Öncesi Robotik Teknolojilerin Tarihi başlıklı seminerine katıldık. Seminerin Mısır medeniyeti ile ilgili olan kısmında hoca sifon sistemlerini anlatmaya başladı hem de tüm teknik ayrıntılarıyla. Kendimi bir anda atmosfer basıncının sifondaki etkisini deli gibi not ederken buldum. Yani tabii öğrenme aşkımızın bizi zaman zaman farklı noktalara götürmüşlüğü vardı ama sifon da neyin nesi derken Atilla Hoca bu konuyu şöyle açıkladı. Tabii ki antik Mısır'da tuvalet sistemleri bizimki kadar gelişmemişti. Mezopotamya şehirlerinde soğuk ve sıcak sulu tuvaletler olduğunu ve Roma'da da seyyar tuvaletler olduğunu biliyoruz ama kimse sifondan bahsetmemiş. Bu sistemi de tuvalet için kullanmamışlardı zaten. Tuvalete uyarlamak kimin aklına geldiyse ona da steril dünyamızdan teşekkürlerimi sunmak isterim. Şimdi olay şu, kadim medeniyetlerde bir evren anlayışı vardı. Mısır ve Mezopotamya medeniyetlerinde olan bu düşünce daha sonra Yunan'da Aristoteles tarafından sistemleştirilmiştir. Ta ki 17. yy' da günümüz evren anlayışının temelleri atılana kadar da herkes tarafından kabul gördü. Bu anlayışa göre evrende boşluk yoktur. Evrenin her yeri bir şekilde doludur. Hava vardır sonra felekler, çemberler kat kat alemler derken yedi kat gök de yedi kat yer de ay altı da ay üstü alem de hepsi doludur. Bu yüzden herhangi bir yerin boş olması da insanlar için rahatsız ediciydi. Bu yüzden bir kaptaki suyu boşaltınca mesela sifonu çekince eğer yerine su dolmazsa yeri boş kalır ve bunu istemeyiz boşluk yok bir kere. Yani yerine otomatik olarak tekrar su dolduran ama aynı zamanda akıp da gitmeyen bir sistem bulmuşlar. Yaa işte böyle demek ki konu bilim tarihi olunca Mısır'da ortaya çıkan bir düşünce Yunan medeniyetine kadar yolculuk edip başka biri tarafından geliştirilip son haline gelebiliyordu ve Mısır medeniyetinde birinin bir takım mühendislik yeteneklerini kullanarak sifon üretmesine sebep olabiliyormuş. Biz de bunu binyıllar sonra anlayıp şaşırabiliyormuşuz. Bir de ne keşfettim değil ne için keşfettim demek lazımmış. Ne buluşların ne icatların üzerine sifon çekildi sayın okuyucular...