11 Aralık 2016

Kültür Hapı Aralık'16



Bambaşka Diyarlara Yolculuk






     Merhaba sevgili okur, bu hafta sana önerimiz bir çocuk kitabı. Yalnız baştan uyaralım bu kitap senin bildiğin çocuk kitaplarından değil. Yazar ne yazsa kitaplarında, karşımıza çıkıveriyor yıllar sonra. Julnes Verne’nin (d. 8 Şubat 1828 – ö. 24 Mart 1905) ölümsüz eseri 80 Günde Devri Alem’i hepimiz biliriz. Peki Dünyanın Merkezine Yolculuk’u daha önce duyanınız var mı? Kitabın daha ilk sayfasından büyük bir gizemin içinde yer almaya hazır olun. Bu macerada katman katman dünyanın merkezine gidiyoruz. Tabi yolculuk boyunca Verne’nin dünyasındaki eşsiz fosilleşmiş canlılara merhaba demeyi unutmayın. Kendinizi kah cennet gibi bir yerde huzur içinde kah bir canavarla girdiğiniz korku dolu mücadelede bulabilirsiniz. Ancak ben okumakla yetinmem filmi de olsaydı süper olurdu derseniz, siz değerli okurlarımız için filminin de olduğu müjdesini verebiliriz. Lakin gönlümüz okumanızdan ve  okutmanızdan yanadır.


Ölümü Düşünen Medeniyetler






      Ölüm felsefesi hepimizin hayatının merkezinde olması gereken bir meseledir. Zira ölüm bir son olarak da bir başlangıç olarak da görülebilir. Yaşadığımız olaylara dini, tarihsel ve çağdaş perspektiften bakabildiğimiz zaman en iyi şekilde anlayabiliriz. Bu açıdan Ölüm Felsefesi kitabı da bu açılardan değerlendirilerek okunmalıdır. Ölüm Felsefesi; Mısır’da, Upanişadlar'da, Budizm’de ve Hristiyanlık’ta ölümün tarihsel olarak günümüze yansıması incelenmiştir.
     Yeryüzünü anlamlandırmaya çalışan insan, canlılar arasında öleceğini bilen tek varlıktır.  Bu sebeple varoluşu üzerine düşünür, canlılığını sağlayan ruh üzerine düşünmek varlığını ve yaşama amacını belirlemiştir…
     Burada kitapta 4 ana başlıkta incelenen ölüm felsefesi genel olarak şöyle ele alınmıştır.
Mısır
     Mısır’ın piramitlerle ünlü olduğu hepimizin malumudur. Piramitlerin yapım amacı ve yöntemi hala tartışma konusudur. Fakat yapılan araştırmalar da ölümün bir son değil bir başlangıç olarak gören Mısırlıların piramitleri inşa etmelerinin ardında ki amaç da ölümden sonra ki yaşamdır. ‘Ebediyet Konakları’ olarak bilinen ev, konak, saray anlamına gelen piramitler Firavunların mezarları olmuştur.  Mezarların yanında öte dünyaya giden Mısırlıların yapması gereken birçok ritüel ile ilgili malzeme bulunmaktaydı. Yanında eşyalar ile gömülen kişinin diğer dünya da bunları kullanacağına inanılırdı. Tanrılara yalvaran ölü, ruhunu temizler ve burada ebedi yaşamına başlardı.
     Eski toplumlar kendilerini anlamlandırma çalışmalarında doğal etkenlerin rolü büyük olmuştur. Bu sebeple Mısır’da çevresel şartlardan en önemlisi olan su aynı zamanda insan hayatının şekillenmesindeki en önemli eken olmuştur.  İnanışlarına göre Mısır’da Nil’in her yıl taşmasına Tanrı Osiris’e ağlayan karısı/kardeşi İsis’in gözyaşları sebep olur. Yunanlılara da tevarüs eden ‘Her şeyin başlangıcı sudur.’ inancının kökleri Mısırlılara dayanmaktadır.
    İlk Tanrı şefkatin ve ışığın Tanrısı olan Aton ve Yokluk Tanrısı olan Nun’dan ortaya çıkmıştır. Güneş Tanrısı Ra ve ay Tanrısını yiyen gaddar Sahu ile ay tutulması geçekleşir.  Güneş ilahı Ra: “Sabahleyin Khepra, öğle vakti Ra, akşamleyin Thum adları ile vasıflandırılır. Gök ilahesi Nutile zemin ilahesi Keb arasındaki izdivaçtan Osiris, İsis, Set ve Nefsit adlarını taşıyan dört ilahi çocuk doğmuştur. Osis ve İsiris âşık olur ve Tanrı Keb tüm mirasını Osiris'e verir ve Set bu sebeple Osiris’i parçalayarak öldürür. İsis bu duruma çok ağlar ve İsis’in ağlamasıyla Osiris’in bedeni toplanır. İşte buradan gelişen mumyalama işi Mısırlıların hayatlarının merkezine yerleşmiştir. Mumyalama işlemi sırasında ruh ve beden ayrı düşünülmez ve kalp merkeze alınarak dokunulmazdı.

Upanişadlar
     İnsan soyunun bilinen ilk felsefi kökenleri Upanişadlar’a dayanmaktadır. Bu sebeple ilk madde sorusu üzerine Yunan’dan önce cevaplar verilmiştir. Onların kadim ölüm felsefelerini Vedalar sayesinde öğrenebiliyoruz. Burada adı geçen beş Tanrı şöyledir.
    İndra: İlahi gücü temsil eder. Gök kubbeyi tutan, yeryüzünü sapasağlam temeller üzerine oturtan ve bunların arasında ki hava boşluğunu dolduran Tanrı odur.  Ölümsüzlüğü kartal suretinde insanlardan çalan İndra’dır.
   Soma: Tabiatüstü dünyadan sunulan Soma içkisi içeceklerin en muhteşemidir. Her şeyin özünde bulunan bu Tanrı su olarak bilinir. Soma durmadan yenilenen bitki ve hayvanların da öz suyudur.
    Agni: Ateş Tanrısıdır. Dünyayı aydınlatan Agni her zaman dua edilen ve ikramlar sunulası gereken tanrıdır. Öte âlemde de beden ve ruh olarak bir bütün olacağına inanan Hintliler daima kurbanlar sunar. 
    Varuna: Tahtını sulara kurar. Sularda bulunur şekilsizdir. Brahmanlar’a göre âlem sular üzerine kurulmuştur.
     Vişnu: Evreni koruyan, göklerde ve yeryüzündeki her tehlikeye karşı koyan odur. Yeryüzünü üç adımda ölçmüştür. Yeryüzü, atmosfer ve gökyüzü onun faaliyetler yaptığı alanlardır.
     Makro âlem ile mikro âlemi merkeze alan bir görüşleri vardır. Bu sebeple yaşamları da buna göre olmuştur.  Ayrıca karma düşüncesi ile Ruh Göçü düşüncesi gelişmiştir.

Budizm
     Siddharta yaklaşık olarak M.Ö. 650 yılında Hindistan’da doğmuştur.  Gotama Buddha adını alan Siddharta’nın doğumu ile mucizeler gerçekleşmiştir.  Doğumundan 29 yaşına kadar babası sayesinde hiçbir zorluk, sıkıntı görmeyen Siddharta bu yaştan sonra sıkıntılar ile karşılaşır ve acının ne olduğunu öğrenip bunlarla başa çıkmaya çalışır. Uzun süre yoga yapan Buddha terk-i dünya ile huzura kavuşulacağına inanır. Doğru inanış, doğru irade, doğru söz, doğru iş, doğru yaşayış, doğru çalışma, doğru düşünce ve doğru murakabe ile hakikat yolunda olunacağına inanır ve bu tavsiye eder.
     Buddha’nın ulaştığı makam olduğu söylenen Nirvana şuurun bütünüyle yok edilmesidir ve ‘sönmüş’ anlamına gelir. İslam yaşam tarzında tasavvuf düşüncesinin yaşam tarzı olarak kısmen benzetilebilir. 
Hristiyanlık 
     Ölüm daha önce de söylediğimiz gibi tüm kadim medeniyetlerde metafizik olarak kendisini konumlandırmaya çalışan bireylerin sorunu olmuştur. Platon ve Aristo ile gelişen bedenin ölüm ile tamamlanması ve ruhun devam etmesi görüşü hâkim olmuştur.  Roma’da ise metafizik boyutta sıkıntılar oluşturmuştur.  Hristiyanlık ilk insan olan Hz. Âdem’in ve eşinin yaptığı hatadan dolayı tüm insanlığın günahkâr olarak doğduğunu kabul eder. Bu sebeple ölümün de bu günahtan dolayı verilen bir ceza olduğu görüşü hâkimdir.
      Hz. İsa’yı gökyüzüne çıkması sebebiyle bu dünyayı asli vatan kabul etmezler semavi  âlemde İsa Mesih onlara kendi beden formunu verecektir. 

Dijital Gıda Arşivleri
     Bu ay kulaklarımızın pasını silen seslere web dünyasından nasıl ulaşabiliriz diye merak ettik. Yaptığımız araştırmanın sonucunu da sizinle paylaşmak istiyoruz. Ekim ayı Kültür Hapı yazımızda ilk müziğin MÖ. 1400’e ait bir tablet üzerinde olduğunu söylemiştik.  19. Yüzyıla kadar sadece yanınızda enstrüman çalan biri varsa veya siz özellikle müzik dinlemek için bir yerlere gittiğinde müzik dinleyebiliyordunuz. Günümüzde herkesin rahatlıkla dinleyebildiği müziği ilk kayıt aletleri örnekleri sayesinde dinleyebildiğimizi unutmamız gerekiyor. Küçük bir tarihi serüvenden bahsedelim: Fonotograf ismi verilen bu alet ilk kayıt aleti. Patentini Edouard-Leon Scott de Martinville’in Buluşu 1857’de alıyor.



    Diğer kayıt aleti ise  fonograf(konuşan alet) ismi verilen, Thomas Edison'un1877 yılında patentini aldığı alettir.




      Daha sonra hayatımıza gramofon giriyor. Ardından plaklar, kasetler, cd’ler, walkmanler ve mp3ler derken internetin hayatımıza girmesiyle web sitelerinden de müziklere ulaşır olduk. Artık kulaklarımızın pasını silen, ruhun gıdası olarak anılan müzik bir tık uzaklığımızdaydı. Bu bir tık uzaklığın birçok faydası olduğu gibi her çoklukta olduğu gibi çöp kısımlar diyeceğimiz müziklerle de karşılaşıyoruz. Müzik çokluğundaki ruhunuza işleyecek müziklere ulaşmanızı sağlayacak 3 farklı siteye söyleyeceğiz:
·         Dünyadan sesler:  http://dunyadansesler.com/ . Adı üstünde dünyadaki tüm seslerin buluştuğu bir platform. Aynı zamanda büyük bir arşiv olan Youtube’da da kanalları bulunmakta.
·         Farklı müzik : http://farklimuzik.com/tur/.  Afgan, Alman, Çin, Hint aklınıza gelecebilecek tüm etnik müzikler, Fonk, opera, klasik, tango, hip-hop ve birçok müzik türlerini barındıran bir arşiv.
·         Kısacık music: https://www.instagram.com/kisacikmusic/?hl=tr . Sosyal medya ürünlerinden biri olan İnstagram’da bulunan bu müzik arşivi hem göze hem kulağa hitap etmekte. Yeni dönem müzik dijital hizmeti sağlayan Spotify’da da listeleri bulunmakta.

Nice ruhumuzu dinlendirmelere.


The Prestige



World Fantasy Award ödülünü 1996’da alan The Prestige (Christopher Priest,1995) romanından sinemaya uyarlanmış ABD ve UK ortak yapımı film 2006’da Christopher Nolan yönetmenliğinde vizyona girmiştir. Senarist ve yapımcı olarak kardeşi (Jonathon Nolan) ve eşi (Emma Thomas) ile çalışmıştır. Filmlerinde genellikle mimariye ve görselliğe önem veren Nolan’ı yakın zamanda Interstellar (2014) filmi ile hatırlamak mümkün. 

19.yy’da Londra’da yaşayan iki arkadaş sihirbazın hayat hikâyelerinin ABD’de yaşayan Tesla’nın çalışmaları ile son şeklini aldığını yansıtan bir film. Robert ve Alfred'in arkadaşlıklarının sona ermesinden sonra rekabet duygusuyla yeni arayışlara girmiş ve bu süreçte hem değer verdikleri insanlar hem de mesleki çalışmaları zarar görmüştür. Sihirbazlığın kurallarından da bahseden film izleyiciyi tam sihrin/göz yanılmasının içine çekerken Tesla ve bilim konuya dâhil olmakta ve burada el becerisinin yanında gösteriye başka boyutlar katmaktadır.


‘İnsan daima hayal gücünün sınırlarını aşabilir.’ Sözünü akılda bırakan film, işte bilimin gücü dedirtmektedir.

Keyifli Seyirler
J




Şehre Dair Dertleri Olan Mühendislerin Dergisi: Hendese Dergisi


Tekder (Teknik Elemanlar Derneği) tarafından yılda üç sayı olmak üzere çıkartılan Hendese dergisinin son sayısı 2016 yılının Haziran ayında çıktı. Kendisini 'Bilim, Teknoloji ve Düşünce Dergisi' olarak tanıtan dergi şehir ve medeniyet algımızı tarihsel ve kültürel arka planımızla beraber ele alıyor. Şimdiye kadar beş sayısı çıkmış olan dergi değerli şahsiyetlerle yaptığı röportajlarla da dikkat çekiyor. Henüz ücretli hale gelmeyen ve derneğin ulaştığı yerlere dağıtılan derginin ilk dört sayısının içeriğine buradan ulaşabilirsiniz. Beşinci sayı ise çok yakında sitede yer almaya başlayacak. Hem dergiyi hem de bizi takip etmeye devam edin sayın okuyucu belki bir sürprizle karşılaşırsınız.