10 Eylül 2016

Mürekkep Neden Mürekkeb?

     


      Yazının hayatımızda ne kadar önemli bir yer tuttuğunu bir blog yazısıyla anlatmak gereksiz olur herhalde. Başka hiçbir aracın yerini tutamadığı iletişim yoludur yazmak. Şimdi bu kadar kolay yazabiliyoruz fakat emin olun bu geçmişte bu kadar kolay bir iş değildi. Zaten geçmişte ne günümüzdeki kadar kolaydı ki? Yine de insanların bilgilerini aktarma ve kalıcı kılma isteği o kadar yoğundu ki insanlar kitap yazmaktan hiç vazgeçmedi, ciltlerce kitap kütüphanelerde saklandı, bu zorluklara değerler biçildi ve yazılan kitaplara ağırlıklarınca altın vaat edildi. Kervanlarla taşınan, hükümdarlara sunulan, kimi zaman üstünde yazarına dair hiçbir bilgi bulunmayan, kimi zaman ise insanlığın tarihini değiştiren kitapların serüveni bizi her zaman etkilemiştir. Kağıdından kalemine, mürekkebinden cildine kadar her bir aşaması farklı bir ustalık gerektiren kitabın serüveninden bu yazıda payımıza mürekkep düştü. Kağıdın kalitesi veya cildin dayanıklılığı kadar mürekkebin kalitesi de kitabın ömrünü belirliyormuş efendim. Çünkü eğer mürekkebin içerisindeki asit yoğunsa kağıdı yiyip bitirirmiş. Peki ideal mürekkep nasıl üretiliyordu ve insanlar bu maddeyi nasıl bulmuştu. 

      Mürekkebin kandillerden toplanan isle yapıldığı genelde bilinen bir yöntem ama MÖ. 2500'lerde yani mürekkep kağıdın mucidi Çinliler ve papirüslere sahip Mısırlılar tarafından bulunup geliştirilmeye başladığında isin yanında bitki, hayvan ve minerallerden üretilen özsular da kullanılıyordu. Kelime kökenini merak ederseniz eğer Arapçada midâd ve hibr, Farsçada siyâhî, zekab, zügâlâb gibi kelimeler kullanılır. Avrupa dillerinde renk ve siyah sözcüğünden türetilmiş ve genelde Latinceden alınmış olan kelimeler kullanılırdı. Örneğin, eski İngilizcede 'ink' yerine 'blek' kelimesi kullanılırdı. Türkçede ise birkaç maddenin birleşiminden oluştuğu için mürekkep kelimesi kullanılıyor.
       Kitabın son derece önemli olduğu İslam Medeniyeti'nde de mürekkep üretimi çok önemliydi ki el yazmalarındaki yazıların parlaklığı günümüzde hala dikkat çekicidir. Bu parlaklık balmumu, bezir yağı, neft yağı, gaz yağı gibi maddelerin usulüne göre yakılmasıyla elde edilen isten yapılan mürekkeplerde oluyordu. Hatta Osmanlı döneminde is çıkarmak bir meslek haline gelmiş ve Eğrikapı'daki Tekfur Sarayı'nda ishaneler açılmıştı. Mürekkep yapımına o kadar önem verilmeye başlanmıştı ki Osmanlı mürekkepçileri, mürekkepleri daha iyi dövülsün diye Hicaz'a, hacca gönderirlermiş. Böylece mürekkepler hem hacı olur hem de iki ay boyunca deve sırtında dövülürlermiş. Peki bu mürekkepleri satın alıp yazabilmek her katibin harcı mıdır? Düşünün ki 60-70 okka mürekkeple, mürekkepçinin bir yıllık geçim parası çıkarmış. Bu yüzden mürekkep yapımları gitgide sadeleşerek is, zamk ve saf sudan yapılır hale gelmiş. Tabii eğer is bulunamayacak olursa  elimizde alternatif tarifler de vardı. Mesela  Ebû Bekir er-Râzî'nin (865- 925) verdiği ayrıntılı mürekkep tarifinde hammadde olarak is yerine mazı kullanır. Mazı ne ki dediğinizi duyar gibiyi :) Mazı bitkiye çok benzer lakin mazı bir bitki değildir efendim. Mazı, ağacının üzerinde bulunan bir ur olduğundan ona bu isim verilmiştir. Peki bu ur nasıl oluşuyor? Bir küçücük böcekçik mazı ağacının yumuşak dallarını oyup oraya yumurtalarını bırakır ağaçta napsın kendi yaralarını kendi sarıp bu oyukları kapatır. İşte böyle böyle ağacın dışına doğru küçük küçük topçuklar oluşur.  İşte Razi mürekkebinin hammaddesi için bu küçük topları kullanmıştır.Bu teknikte de yine mazıyı iyice dövmek ve zamkı arabi (arap zamkı) ile karıştırmak çok önemlidir. Kimya tarihi derslerimizde bu mürekkebin uygulanışını ve ayrıca kağıt üzerindeki ömrünün beş yüz yıl, şişedeki ömrünün ise altı ay olduğunu öğrenmiştik. Kolay bir tarif olarak bilinen bu mürekkebi yapmak bile aşağı yukarı bir saatimizi almıştı. Böylece hemen cebimizden çıkardığımız kalemimizle yazmanın ne kadar değerli olduğunu tekrar idrak ettik.
      Günümüzde ise kimyasallar eklenerek hem parlaklığı hem renk çeşitliliği hem de kalıcılığı artırılan mürekkeplere eklenen özel bir madde mürekkebin  hangi yılda üretildiğinin anlaşılmasını sağlıyormuş ve bu maddeyi eklemek zorunlulukmuş. Yani gelecekte yazma eserler üzerinde araştırma yapan nesiller bu teknoloji sayesinde kitabın yaşını hemen anlayabilecekler.
      Belki başka bir yazımızda e-book dediğimiz yeni nesil kitapların mürekkebi olan e-ink teknolojisinden de bahsederiz. Şimdilik tarihin sınırlarında kalalım. Okuduğunuz için teşekkürler :)



Bu arada size modern mürekkep yapımıyla ilgili çok rahatlatıcı ve bilgilendirici bir video bulduk. İyi seyirler :)

*Bu yazımızda İslam Ansiklopedisi'nden ve bir önceki yazımızda önerdiğimiz kitap olan Günlük Hayatımızın Tarihi kitabından faydalandık.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder