7 Mart 2017

Milletlerin Bilim Tarihi- Tabakâtü'l-Ümem


     


     Bilimin tarihini yazmak her zaman problem olmuştur. Modern bilimlerin gelişmesiyle beraber bilim tarihi çalışmaları daha önemli hale gelmiştir. Bu bilimlerin tarihini yazmanın en büyük problemi ise geriye dönük okumalar yapmaktır. Yani kendi medeniyetimizi her zaman hâkim güç olarak görerek  tarihe tek bir perspektiften bakılmasına sebep olabiliriz.

      Hâkim güç olan medeniyetler kendi dünyaya bakış açılarıyla dünya tarihini yazmaktadır. Bu tabii ki doğal bir süreçtir. Medeniyetler de insanlara benzer.  Bu yüzden kendini merkeze alarak çevresini ve kendini konumlandırır. Bu ise her medeniyetin kendi ilimlerinin, düşüncelerinin tek geçer olduğunu kabul etme gibi bir probleme götürmektedir. Peki, bu durumu aşmak için neler yapılabilir? Hiç şüphesiz daha objektif eserler yazılabilir. 

    Objektif eserlerin yazılmasını şimdilik bir temenni olarak kenara bırakır isek ters okumalar ile tarihte bilim tarihi eserlerini inceleyerek bu yanılsamaları atlatmamız mümkündür.

Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı tarafından Ramazan Şeşen çevirisiyle Sâid el-Endelüsî’nin Tabakâtü’l-Ümem olarak bilinen eseri Türkçeye Milletlerin Bilim Tarihi olarak çevrilmiştir.

“İlim tarihi sahasından yazılan ilk eserlerden” olan bu kitabın kaynaklardaki tam adı Kitâbü’t-Ta’rîf bi Tabakâti’l-Ümem ve Ulemâihâ ve Nübezin min Teâlîfihim ve Ahbârihim'dir.

Sâid el- Endelüsî eserini dört bölüm olarak düzenlemiştir. Birinci bölümde eski milletlerden bahseder. Bu milletler Farslar, Keldânîler, Yunanlılar, Mısırlılar, Türkler, Hintliler, Çinlilerdir. Diğer ırkların da bu milletlere tâbi olduğunu söylemektedir. El-Endelüsî yine bu kadim medeniyetleri ilimle uğraşan kavimlerden (Çin hariç) olduğunu söyler. Bunun dışında Rumlar, Araplar ve İbrânîlerden bahseder.

İlimle uğraşmayan kavimler ise Çinliler, Ye’cuc ve Me’cuc, Türkler, Burtas-Hazar-Gilan gibi kavimlerdir. Daha sonra ilimle meşgul olmayan kavimlerin neden ilimle meşgul olmadığı üzerine fikirlerini açıklamıştır. Son bölümde ise “Allah’ın seçkin kulları ve insanları diğer varlıklardan ayıran faziletli işlere yönelmiş” kişiler olarak tarif ettiği ilimler uğraşan kavimlerden bahsetmektedir.  Eserin bu bölümünde birçok isim Araplarda hâkim olan künye verme geleneği sebebiyle tam künyesiyle, yazdığı ve çalışmalarını yürüttüğü ilimlere dair ayrıntılı bilgiler vermektedir.



Sâid el-Endelüsî Kimdir?

İlimler tarihine dair bu kadar geniş perspektif ile bir kitap yazan kişi tıpkı eser gibi birçok alanı kapsayan, pek çok alanda uzmanlaşmış bir isimdir. XI. yüzyılda Endülüs’te yetişen en orijinal ilim adamlarından birisi olarak tarif edilmektedir. Kur’ân, hesap, dinî bilgilerin yanında gramer, edebiyat hesap, mantık, astronomi ve tarih alanlarından da dersler almıştır. Bu bilimlerde çalışmalarına devam ettiği gibi astronomik gözlemler yaparak bu gözlemleri ile ilgili bir de kitap çıkarmıştır. Fakat Endelüsi’nin en büyük özelliği çok bilgili ve ilme çok önem veren bir kişi olarak medeniyet ve bilim tarihinin en önemli kaynaklarından birisini kaleme almış olmasıdır.

Milletlerin Bilim Tarihi

Medeniyet ve bilimin sadece kendisinde  varmış gibi görülmesi büyük kültürlerde en olağan durumdur. Medeniyet ve bilim tarihi yazımı problemi göz önüne alındığında ise her medeniyetin kendi dinamikleri ve kendisine bir “öteki” oluşturduğu göz önüne alınmalıdır. Bu sebeple medeniyet ve bilim tarihi yazımına dair ters bir okuma yapmak ise bu problemini daha açık bir şekilde göz önüne almamıza imkân verecektir. Endelüsî’nin eseri İslam medeniyetinin zirve olduğu bir dönemde yani kendini merkeze alarak dünyayı yorumladığı bir dönemde yazılmış bir eser olarak görülmeli.  Bu açıdan yorumlanarak okunması alternatif bakış sunacaktır.

Bu sebeple Milletlerin Bilim Tarihi eseri Batı merkezli yazılmış medeniyet ve bilim tarihi metinleriyle karşılıklı okunduğu zaman Bilim Tarihini tam anlamıyla tüm perspektiflerden kavrayabileceğiniz bir eserdir.

* Yunus Arslan- Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi- Bilim Tarihi Bölümü

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder