Bilimin tarihini yazmak her zaman
problem olmuştur. Modern bilimlerin gelişmesiyle beraber bilim tarihi çalışmaları daha önemli hale gelmiştir. Bu bilimlerin tarihini
yazmanın en büyük problemi ise geriye dönük okumalar yapmaktır. Yani kendi
medeniyetimizi her zaman hâkim güç olarak görerek tarihe tek bir perspektiften bakılmasına sebep olabiliriz.
Hâkim güç olan medeniyetler kendi
dünyaya bakış açılarıyla dünya tarihini yazmaktadır. Bu tabii ki doğal bir
süreçtir. Medeniyetler de insanlara benzer. Bu yüzden kendini merkeze alarak
çevresini ve kendini konumlandırır. Bu ise her medeniyetin kendi ilimlerinin,
düşüncelerinin tek geçer olduğunu kabul etme gibi bir probleme götürmektedir.
Peki, bu durumu aşmak için neler yapılabilir? Hiç şüphesiz daha objektif
eserler yazılabilir.
Objektif eserlerin yazılmasını
şimdilik bir temenni olarak kenara bırakır isek ters okumalar ile tarihte
bilim tarihi eserlerini inceleyerek bu yanılsamaları atlatmamız mümkündür.
Türkiye Yazma Eserler Kurumu
Başkanlığı tarafından Ramazan Şeşen çevirisiyle
Sâid el-Endelüsî’nin Tabakâtü’l-Ümem olarak bilinen eseri
Türkçeye Milletlerin Bilim Tarihi olarak çevrilmiştir.
“İlim tarihi sahasından yazılan ilk
eserlerden” olan bu kitabın kaynaklardaki tam adı Kitâbü’t-Ta’rîf bi Tabakâti’l-Ümem ve
Ulemâihâ ve Nübezin min Teâlîfihim ve Ahbârihim'dir.
Sâid el- Endelüsî eserini dört bölüm
olarak düzenlemiştir. Birinci bölümde eski milletlerden bahseder. Bu milletler
Farslar, Keldânîler, Yunanlılar, Mısırlılar, Türkler, Hintliler, Çinlilerdir.
Diğer ırkların da bu milletlere tâbi olduğunu söylemektedir. El-Endelüsî
yine bu kadim medeniyetleri ilimle uğraşan kavimlerden (Çin hariç) olduğunu
söyler. Bunun dışında Rumlar, Araplar ve İbrânîlerden bahseder.
İlimle uğraşmayan kavimler ise
Çinliler, Ye’cuc ve Me’cuc, Türkler, Burtas-Hazar-Gilan gibi kavimlerdir. Daha sonra ilimle meşgul olmayan kavimlerin neden ilimle meşgul
olmadığı üzerine fikirlerini açıklamıştır. Son bölümde ise “Allah’ın
seçkin kulları ve insanları diğer varlıklardan ayıran faziletli işlere yönelmiş”
kişiler olarak tarif ettiği ilimler uğraşan kavimlerden bahsetmektedir. Eserin bu bölümünde birçok isim Araplarda
hâkim olan künye verme geleneği sebebiyle tam künyesiyle, yazdığı ve
çalışmalarını yürüttüğü ilimlere dair ayrıntılı bilgiler vermektedir.
Sâid el-Endelüsî Kimdir?
İlimler tarihine dair bu kadar geniş
perspektif ile bir kitap yazan kişi tıpkı eser gibi birçok alanı kapsayan, pek çok alanda uzmanlaşmış bir
isimdir. XI. yüzyılda Endülüs’te yetişen en orijinal ilim adamlarından birisi
olarak tarif edilmektedir. Kur’ân, hesap, dinî bilgilerin yanında gramer,
edebiyat hesap, mantık, astronomi ve tarih alanlarından da dersler almıştır. Bu
bilimlerde çalışmalarına devam ettiği gibi astronomik gözlemler yaparak bu gözlemleri ile ilgili bir de
kitap çıkarmıştır. Fakat Endelüsi’nin en büyük özelliği çok bilgili ve
ilme çok önem veren bir kişi olarak medeniyet ve bilim tarihinin en önemli
kaynaklarından birisini kaleme almış olmasıdır.
Milletlerin Bilim Tarihi
Medeniyet ve bilimin sadece kendisinde varmış gibi görülmesi büyük kültürlerde en olağan durumdur.
Medeniyet ve bilim tarihi yazımı problemi göz önüne alındığında ise her
medeniyetin kendi dinamikleri ve kendisine bir “öteki” oluşturduğu göz önüne
alınmalıdır. Bu sebeple medeniyet ve bilim tarihi yazımına dair ters bir
okuma yapmak ise bu problemini daha açık bir şekilde göz önüne almamıza imkân
verecektir. Endelüsî’nin eseri İslam medeniyetinin zirve olduğu bir
dönemde yani kendini merkeze alarak dünyayı yorumladığı bir dönemde yazılmış
bir eser olarak görülmeli. Bu açıdan
yorumlanarak okunması alternatif bakış sunacaktır.
Bu sebeple Milletlerin Bilim
Tarihi eseri Batı merkezli yazılmış medeniyet ve bilim tarihi metinleriyle karşılıklı
okunduğu zaman Bilim Tarihini tam anlamıyla tüm perspektiflerden kavrayabileceğiniz bir eserdir.
* Yunus Arslan- Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi- Bilim Tarihi Bölümü
* Yunus Arslan- Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi- Bilim Tarihi Bölümü
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder