Tarih boyunca toplumlar hem günlük hayatlarındaki pratik ihtiyaçları için hem de yaşadıkları evrenin düzenin anlamak için sorular sormuş ve bu sorulara dönemlerindeki bilgi seviyelerine göre de cevaplar vermişlerdir. Yani insan başlangıçtan beri ‘bilgi’ ile uğraşmıştır. Toplum içinde de her zaman diğer insanlardan daha fazla bilmek isteyen, bunun için daha fazla çalışıp uğraşan kişiler olmuştur. Dönemsel olarak ise bu kişilere farklı farklı isimler verilmiştir. Günümüz bilim tarihi araştırmalarında geçerli olan belli başlı sınıflandırmalar vardır. Bir konuyu incelerken kadim medeniyetlere ve bunlardan özellikle Greklere, İslam medeniyetine ve modern döneme yani günümüz dünyasına bakıyoruz.
28 Ekim 2016
Büyüyünce Alim Olacağım! Belki de Filozof Olurum
Tarih boyunca toplumlar hem günlük hayatlarındaki pratik ihtiyaçları için hem de yaşadıkları evrenin düzenin anlamak için sorular sormuş ve bu sorulara dönemlerindeki bilgi seviyelerine göre de cevaplar vermişlerdir. Yani insan başlangıçtan beri ‘bilgi’ ile uğraşmıştır. Toplum içinde de her zaman diğer insanlardan daha fazla bilmek isteyen, bunun için daha fazla çalışıp uğraşan kişiler olmuştur. Dönemsel olarak ise bu kişilere farklı farklı isimler verilmiştir. Günümüz bilim tarihi araştırmalarında geçerli olan belli başlı sınıflandırmalar vardır. Bir konuyu incelerken kadim medeniyetlere ve bunlardan özellikle Greklere, İslam medeniyetine ve modern döneme yani günümüz dünyasına bakıyoruz.
20 Ekim 2016
Hangisi Daha Korkunç? Özlemek mi Trepanasyon mu?
9 Ekim 2016
Kültür Hapı- Ekim'16
Her ay
dikkatimizi çeken film, müzik, dergi ve kitaplardan bir derleme yaparak size
adeta bir kültür yumağı bir kültür hapı gibi sunalım istedik. Daha önce de
ağustos ayında benzer bir yazı yayımlamıştık. Bundan sonra bu formatta yazmak
istediğimiz yazıların ilkini okumaya buyurun :)
Klasik
Kitap: Sokrates'in Savunması
Platon ( M.Ö yaklaşık 428- M.Ö yaklaşık 348) : Bugünkü üniversitenin atası sayılan Akademia’nın kurucusu ve hocası Sokrates’i konuşturduğu diyaloglarla felsefeyi yazıya en iyi aktarmış ustalardan biridir. Bu kitapta birbirini tamamlayan dört diyalog yer almaktadır.
İlk diyalog olan Euthyphron’da yargılanışının öncesi anlatılır ve dinsizlikle
suçlanan Sokrates’in inançları hakkında bilgi verilir. Sokrates’in
Savunması’nda ise yargı süreci anlatılmaktadır.
Kriton’da hüküm sonrası anlatılır, bir yurttaşın
saygı duyması gereken ilkleler tartışılır. Platon'un en şiirsel eserlerinden
biri olan Phaidon’daysa Sokrates’in son günü anlatılırken ruh hakkındaki
düşünceleri yansıtılmaktadır. (Kitabın arka kapak yazısıdır.)
Görüldüğü gibi eser Platon’un ağzından yazılmış bir eserdir. Bu sebeple metin bize Sokrates’in direkt düşüncelerini vermese de dolaylı olarak Platon ağzından düşüncelerini öğrenebiliyoruz. Ancak eser Sokrates'e yapılan suçlamalara karşı savunma amacıyla yazıldığı için, daha sonradan Sokrates’i haklı çıkarmak için eklemeler yapılmış olması çok büyük ihtimaldir. Zira o zamanlar Sokrates hakkında büyük suçlamalar vardı. Biz burada bölümlerden ilgi çeken Sokrates’in görüşlerini vermeye çalışacağız.
Dine
uygun olan nedir? sorusu Euthyphron ile tartışmasında gelişen bir sorudur. Bu
konuda Tanrıların sevdiği şey dine uygun sevmediği şey ise dine aykırı görüşünü
ortaya koymuştur. Peki, Tanrıların bütün hepsinin kabul etmesi mi gerekir bir
doğrunun olması için, bu konuda ise yine esnek cevaplar ile olaylara göre
değişeceği görüşünü savunur. Tanrılar sevdiği için mi bir şey doğru olur yoksa
doğru olduğu için mi Tanrılar sever? sorusunun tartışmasını da dindarlığın
gerekliliği tartışması takip eder. Sokrates’in Savunması bölümünde ise
kendisine yapılan suçlamalara cevap veren Sokrates, birçok konuya aydınlık getirmiştir.
Öğrencileri yoldan çıkardığı görüşünü birçok örnekler ile tartışan Sokrates
karşısında ki hâkimleri meşhur ‘at sineği’ benzetmesi ile suçlar ve yanlış yaptıklarını,
çağda yanlışları söyleyen birisinin olması gerektiğini söyler. Zaman zaman hâkimleri
hitabı ile aşağılamış ve tepki ile karşılanmıştır. Fakat bu kadar savunmaya
rağmen Sokrates yine de ölüme mahkûm edilmiştir. Aslında onuruna yediremediği için,
vatanını çok sevmesinden dolayı sürgüne gönderilmek yerine ölümü tercih etmiştir.
Bu şekilde ilkelerinden taviz vermeyeceğine inanmıştır. Sokrates’i ne kadar
ikna etmeye çalışsa da öğrencileri ve dostları o davasından vazgeçmemiştir. Kriton
ile gerçekleşen sohbeti ise yapılması gerekenler hakkında ve neden
kaçmadığını kaçmanın yanlışlığını anlatmaya çalışmıştır. Phaidon bölümün
ise ruh üzerine uzunca bir konuşma olmuştur. Bu bölüm sayesinde birçok ismin Sokrates’in
ölümünden önce yanında olduğunu ve bunların sorularını yanıtladığını görebilmekteyiz.
İnsanların beden hazzına düşkün oldukları ancak filozofların yani erdemli
yaşaması gerekenlerin ruhunu beslemesi gerektiğini söyler. Ruhun algılarını
körelten şeylerden ise uzak durulması gerektiğini söyler. Beden beşeri olandır,
ruh ise ilahi olandır görüşü ile beden yönetilmeye muhtaçken ruh yönetmeye ve
hükmetmeye sahiptir. Ruh göçü inancında zevke düşkün olanların
bedenlerinin hayvanların içine gireceğine inanılırdı. Ruhların hesap vereceğine
inancı da Sokrates’te gelişmişti. Bu sebeple ölçülü bir hayat yaşanması gerekmekteydi.
Henüz okumadıysanız milattan önceden beri bize seslenen Sokrates'e bir
kulak verin deriz.
Modern Kitap: Tüfek, Mikrop ve Çelik…
3 kelime ile insanlık tarihinin gelişimi.
Kitabı
okumaya başlar başlamaz kendinizi evet ya gerçekten neden böyle oldu diye
sorgulamaya hazır olun zira Diamond’da bu sorgulama sürecinde
hep yanıbaşınızda olacak! İnsanlar neden farklı kıtalarda farklı zamanlarda
gelişti? Avrupalılar üstün bir gelişim gösterirken, ilk yerleşim alanlarına çok
yakın olmalarına rağmen Afrikalılar neden geride kaldı? Tüfeğin,çeliğin ve
mikrobun savaşlardaki yeri neydi? Neden bu kadar
önemliydiler? Milletler arasındaki farklılık biyolojik miydi? Yerleşik hayata
geçmek mi avcılık yapmak mıydı doğru olandı? Diamond tüm bu soruları ve daha
fazlasını cevaplayarak zihin dünyamıza ışık tutuyor. Sadece bilimsel
olarak değil tarihi ve siyasi olarak da başyapıt niteliğindeki bu eser bu
haftaki kültür köşemizin baş tacı olmaktadır. Biraz uzun olması sebebiyle
okumaktan kaçınan arkadaşlar içinde belgeselinin de olduğunu söylemekte fayda
var :)
Film: Hekim
The
Physician filmi 2013 yılı ABD – Alman ortak yapımı olan filmde Emrah
Ermen** de oyuncu direktörlüğü yapmıştır.
Film
İbni Sina’nın öğrencisi üzerinden 11.yy dönemi Avrupa tıbbını ve İslam tıbbını
karşılaştırmaktadır. Ana karakterin annesinin ölümünü hissettiği halde engel
olamayışı ve buna sebep olanın dönemin tıp anlayışı ve bu tıbbın faydasız
yöntemlerinden ibaret olduğuna şahit olması, onu gerçek tıp arayışına itmiştir.
Yolculuğu sırasında bir Yahudi topluluğundan İbni Sina’nın üstün tıbbının
methini duyar. Onu İbni Sina’nın yanına götüren bu macerada yaşadığı her
aksilik azmini kuvvetlendirmiş ve bir nebze daha hedefe yakınlaştırmıştır.
İngiltere'den
İsfahan'a uzanan eğitim serüveninde Rob'un fedakarlıkları arasında ailesini,
hocasını, ülkesini geride bırakmak, dinini-adını gizlemek, döneminin tıp
anlayışının yasaklarını çiğnemek gibi birçok olay vardır.
Filmi
izlerken o dönemdeki Galenos dogmalığı, diseksiyona bakışı, salgın
hastalıklarda yapılan müdahaleleri daha çarpıcı şekilde görmek mümkün. Ayrıca
Zerdüşt, Müslüman ve Yahudilerin birbirleriyle olan iletişimini dönemin tarih
bilgisiyle bütünleştirdiğimizde tıp biliminin yaşadığı ve geliştiği İsfahan
daha iyi tanınmaktadır.
İyi
seyirler dileriz :)
MÜZİK: TARİHTEN
NOT(A)LAR
Bizler günümüzde nasıl müzik dinlemeyi önemli bir
yere koyuyorsak, yapılan araştırmalarda da insanoğlunun müziksiz bir hayatı
yaşamadığını fark ediyoruz. Geçmiş denilince ilk müzik nasıldı acaba diye merak
eder bulduk ekipçe kendimizi ve araştırmalarımıza başladık. Tarih bizi 3400
sene öncesine götürdü. Şu an Suriye'nin kuzeyinde bulunan eski Ugarit şehrinde
bulduk kendimizi.
20.
yüzyılda yapılan kazı çalışmalarında çivi yazısıyla yazılmış tabletlerde
dünyanın en eski müziğine erişmiş olduk. Bir “Hurri İlahisi”. Asuroloji
uzmanı Anne Kilmer yani Asur uzmanı yani çivi yazısı uzmanı olan araştırmacı bu
tabletler üzerinde çalışmış ve tabletin
üzerindeki işaretleri aşağıdaki resimde gözüktüğü üzere modern notalara
dönüştürdü.
Yeniden canlandırılan bu antik şarkıda midi klavye kullanıldı.
Aynı zamanda Lir enstrümanıyla hazırlanmış hali dünyaya
sunuldu.
Günümüzde ise Suriyeli bestekar Malek Jandali tarafından da
tekrardan uyarlanmıştır.
DERGİ:
İNSAN VE TOPLUM
Geçen ay
daha çok bilimsel yazılar içeren National Geograpic dergisinden bahsetmiştik.
İlgili yazımıza buradan ulaşabilirsiniz. Bu ay
ise daha çok sosyal ve toplumsal konuları ele alan akademik bir dergi olan
İnsan ve Toplum dergisinden bahsedeceğiz. İnsan ve Toplum dergisi, İLEM olarak
bilinen İlmi Etüdler Derneği tarafından çıkarılan, altı ayda bir yayımlanan
uluslararası ve hakemli bir dergidir. Yani okuyacağınız makale ve
değerlendirmelerin kalitesinden emin olabilirsiniz :) İnsan bir kez okumaya
başladı mı altı ayın geçmesini bekleyemiyor bizden söylemesi. Derginin
içeriğine http://insanvetoplum.org/ sitesinden
ulaşabilirsiniz. Benim son sayıda Ayşe Kılıç'ın İspanyol Engizisyonu
Karşısında Endülüs Müslümanları adlı makalesi ve Erdal Kurğan'ın Riyazetten
Modern Diyet Toplumuna: Kutsallık ve Hiçlik Arasında Beden makalesi ilgimi
çekti. Siz de dergiye göz atarsanız fikirlerinizi bizimle paylaşınız. İyi
okumalar.
KAYNAKÇA:
Images
from Ancient Times and Tablet Show:
EVIDENCE
OF HARMONY
IN
ANCIENT MUSIC
by
Robert Fink Greenwich Publishing
UGARİT
KIRALLARIN TARİHİ- Füruzan KINAL
www.youtube.com
http://bonpurloryan.com/
Kaydol:
Yorumlar (Atom)








